“Herkes için Eğitim” (Education for All
- EFA) 2015 yılı Küresel İzleme Raporu (Global Monitoring Report-GMR) Nisan
ayında kamuoyuna açıklanmıştır. "Education For All 2000-2015: Achievements
and Challenges" başlığıyla, EFA hedefleri bağlamında gelinen noktanın
muhasebesini yapan rapora http://unesdoc.unesco.org/images/0023/002322/232205e.pdf,
Rapor Önsözünde UNESCO Genel Direktör
Irina Bokova;
- 2000 yılında Dakar'da yapılan Dünya
Eğitim Forumunda kabul edilen "Dakar Eylem için Çerçeve" belgesiyle
belirlenen 2000-2015 dönemi EFA hedeflerinde büyük ilerlemeler sağlandığını,
ancak hükümetlerin, sivil toplumun ve uluslararası toplumun tüm çabalarına
rağmen bu hedeflere ulaşılamadığını;
- 2000 yılından bu yana okula gidemeyen
çocuk ve gençlerin sayısında yaklaşık yarı yarıya azalma ve okula gidebilen
çocukların sayısındaki 34 milyon artışın olumlu gelişmeler olduğunu; en büyük
ilerlemenin bilhassa ilköğretim okullaşma oranlarında cinsiyet eşitliğinin
sağlanmasında yaşandığını;
- Diğer yandan, dünyada 58 milyon
çocuğun halen okula gidemediğini ve 100 milyon çocuğun ise ilköğrenimini
tamamlayamadığını; eğitimde eşitsizliğin arttığını ve bunun faturasını en
yoksul kesimlerin ödediğini; çatışma alanlarında okula gidemeyen çocukların
oranının daha da arttığını; ayrıca ilköğretimdeki düşük öğrenme kalitesinin,
çocukların temel becerileri edinememesine sebep olduğunu;
- Eğitime yeteri kadar mali kaynak
ayrılmadığını; birçok hükümetin genel olarak harcamaları artırdığını, ancak çok
azının ulusal bütçede "eğitimi" öncelikler arasına aldığını; benzer
tablonun, eğitim sektörüne tahsis edilen dış yardımlarda da mevcut olduğunu ve
donör ülkelerin 2010 yılından bu yana eğitim alanındaki dış yardımlarını
azalttıklarını;
- Bu dönemden çıkarılacak derslerin
açık olduğunu; yeni eğitim hedeflerinin daha açık ve ölçülebilir olması
gerektiğini; marjinalize olmuş ve dezavantajlı gruplara öncelik verilmesinin
zorunluluk olduğunu belirtmektedir.
3) Raporun birinci kısmında, 2000-2015
dönemi EFA hedefleri bağlamındaki tespitler;
Hedef 1: Okul Öncesi Bakım v e Eğitim
Çocuk ölüm oranlarındaki % 50'lik
düşüşe rağmen, 2013 yılında 6,3 milyon 5 yaş altı çocuğun, çoğunlukla
önlenebilir vakalardan dolayı hayatını kaybettiği; çocuk beslenmesi konusunda
önemli iyileşmeler sağlanmakla beraber, halen dünyada dört çocuktan birinin
beslenme eksikliği nedeniyle yaşına göre kısa boylu olduğu; 2012 yılında 184
milyon çocuğun okul öncesi eğitimde yer aldığı ve bunun 1999 yılına göre
2/3'lük bir artış teşkil ettiği vurgulanmaktadır.
Hedef 2: İlköğretimde Okullaşmanın Evrenselleştirilmesi
İlköğretimdeki okullaşma oranının
1999'da % 84 iken, 2015 yılında % 93 olarak gerçekleşmesinin beklendiği;
özellikle Sahraaltı Afrika ülkelerinde okullaşma oranlarında önemli artış
yaşandığı; yine de halen 58 milyon çocuğun okula gidemediği; okulu terk
oranlarının endişe verici olduğu ve Sahraaltı Afrika'da % 20'ye ulaştığı; 2015
yılı itibarıyla her altı çocuktan birinin, yani yaklaşık 100 milyon çocuğun
ilköğrenimini tamamlayamayacağı belirtilmektedir.
Hedef 3: Gençlerin ve Yetişkinlerin Becerilerinin
Geliştirilmesi
Erken dönem ortaöğretimde okullaşma
oranının 1999'da % 71 iken, 2012'de % 85'e ulaştığı; ancak ilköğretimden
ortaöğretime geçişte yüksek gelirli ve düşük gelirli ülkeler arasındaki
dengesizliklerin sürdüğü; 1999 yılından bu yana 94 ülkenin parasız ortaöğretime
geçtiği ifade edilmektedir.
Hedef 4: Yetişkin Okuryazarlığı
Dünyada 781 milyon okur-yazar olmayan
yetişkin bulunduğu; 2000 yılında % 18 olan okur-yazar olmayan yetişkin oranının
ancak yüzde 14'e düşürülebildiği; dolayısıyla bu oranın yarı yarıya azaltılması
hedefine ulaşılamadığı; bu konuda cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda
ilerleme kaydedilmekle beraber, tam eşitliğe keza ulaşılamadığı
belirtilmektedir.
Hedef 5: Cinsiyet Eşitliği
İlköğretimde 2015 yılı itibarıyla,
ülkelerin % 69'unun cinsiyet eşitliğine ulaşmasının beklenirken, ortaöğretimde
ilerlemenin daha yavaş olduğu ve bu oranın % 48'de kaldığı; özellikle Sahraaltı
Afrika'da en fakir kızların, okula hiç gidememe riskine en fazla maruz durumda
oldukları vurgulanmaktadır.
Hedef 6: Eğitim Kalitesi
İlköğretimde öğretmen başına düşen
öğrenci sayısının, veri elde edilebilen 146 ülkenin % 83'ünde azaldığı;
ülkelerin üçte birinde, ilköğretimdeki öğretmenlerin % 75'ten azının ulusal
standartlara uygun şekilde eğitim aldığı; erken dönem ortaöğretimde, veri elde
edilebilen 105 ülkeden 87'sinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısının 30'un
altında olduğu; ülkeler tarafından yapılan öğrenme durumu değerlendirmelerinin
sayısı 1990 yılında 12 iken, 2013 yılında bu sayının 101'e çıktığı ifade
edilmektedir.
SONUÇLAR
Rapordaki her bölümün sonuçlar başlığı
altında özetle; EFA'nın her çocuğun okula gidebilmesini sağlamaya yönelik bir
çabadan ibaret olarak algılandığı ve gelişmekte olan ülkeler için daha çok
anlam ifade ettiği; bu algının eğitim kalitesi, okul öncesi eğitim ve
yetişkinlerin eğitimi gibi önemli konulara ilginin düşük kalmasına sebep
olduğu; genel olarak bakıldığında, ilköğretimde okullaşmanın evrensel hale
getirilmesi hedefine bile ulaşılamazken, diğer iddialı hedeflerde başarıdan söz
edilmesinin mümkün olamayacağı; ancak küçümsenmemesi gereken ilerlemelerin de
sağlandığı; eğitimde sağlanan ilerlemelerin izlenmesinin Dakar'dan bu yana
önemli gelişim gösterdiği; sonuç olarak, EFA ortaklarının tüm taahhütlerini
yerine getirmemiş olmasına rağmen, programın bazı yönlerden başarılı olarak
nitelendirilebileceği; eğitimde ilerleme sağlamak için siyasi iradenin büyük
önem arz ettiği kaydedilmektedir.
4) Raporun ikinci kısmında 2015 sonrası
eğitim gündemine ilişkin olarak özetle;
- "2015 sonrası Sürdürülebilir
Kalkınma Hedefleri" (SDG) altında dördüncü hedef olarak yer alan eğitim
hedefi ve alt hedeflerinin, eğitimdeki tüm aşamaların birbirleriyle ilintili
olduklarını teslim ederek, EFA programının bütüncül yaklaşımını daha iyi
yansıttığı;
- Birçok eğitim hedefinin açık bir
şekilde tanımlanmadığı ve beklenen sonuçların da yeterince açık olmadığı; bunun
2030 hedeflerine ulaşılmasını olumsuz yönde etkiliyebileyeceği;
- Bazı hedeflerin ölçülebilir olmadığı;
ölçülebilir olmayan hedeflerin hesap verilebilirlik seviyesini de azaltacağı;
- Eğitime erişimde eşitlik konusuna
yeterince değinilmediği; parasız ve zorunlu temel eğitime atıfta
bulunulmamasının endişe verici olduğu;
- Yetişkin eğitimi konusunun, hayat
boyu öğrenme için her hâlükârda temel bir gereksinim olduğu; ancak bu konunun
EFA hedeflerinde yer alırken, SDG'ler altındaki eğitim hedeflerinde yer
almadığı;
- Yeni eğitim gündeminin eşitlik
boyutunun gerçekleştirilebilmesi için, ülkelerin politika hedeflemelerini
yükseltmeleri, kaynaklarını artırmaları ve ulusal seviyedeki eşitsizlik
göstergelerini belirlemeleri gerektiği;
- 2030 yılı itibarıyla geç dönem
ortaöğretimde okullaşmanın evrensel hale getirilmesi hedefinin gerçekçi
olmadığı; raporun öngörülerine göre bu hedefe mevcut gidişatla 21. yüzyılda
ulaşılamayacağı;
- Geç dönem ortaöğretimde okullaşmanın
evrenselleştirilmesi hedefi üzerine odaklanmanın, temel eğitimde kalitenin
artırılması gibi önemli bir hedefin ihmal edilmesine yol açabileceği;
- Ulusal kaynakların 2030 yılı
itibarıyla temel eğitim hedeflerini karşılamak için yeterli olmayacağı; dış
finansman açığının 2015-2030 dönemi boyunca yıllık 22 milyar ABD Doları olarak
hedeflendiği ve bunun yaklaşık yarısı olan 10,6 milyar Dolar'ın düşük gelirli
ülkeleri ilgilendirdiği;
- Eğitime sağlanan mali yardımların
önümüzdeki birkaç yıl da durgun seyrini koruyacağının öngörüldüğü; 2030
itibarıyla temel eğitim hedeflerinin gerçekleştirilmesi için eğitim alanında
düşük ve alt-orta gelir grubunda yer alan ülkelere sağlanan dış yardımların en
az dört katı artması gerektiği;
- Önceki dönemden alınan dersler
ışığında, yeni hedeflere ulaşılabilmesi için hükümetlerin siyasi taahhütlerinin
devamının sağlanması; eğitim sektöründe bilgi ve uzmanlığın çeşitlendirilmesi;
ulusal politika yapımının ve uygulanmasının güçlendirilmesi ve çok daha fazla
mali kaynağın harekete geçirilmesi gibi hususların kilit önemde olduğu
belirtilmektedir.
5) Raporda ülkemize yapılan atıflar
aşağıda sunulmaktadır:
Türkiye'ye atıflar
- Raporun 48. sayfasında yer verilen 1.1
no'lu grafikte, ülkemiz Orta ve Doğu Avrupa'da çocuk ölüm oranlarının
azaltılmasına ilişkin Bin Yıl Kalkınma Hedefine ulaşma ihtimali düşük olan
ülkeler arasında gösterilmektedir.
- 52. sayfadaki 1.4 no'lu grafikte
ülkemize, çocukların beslenmesinde önemli iyileşme sağlayan ülkeler arasında
yer verilmektedir.
- Arjantin, Brezilya, Fas, Hindistan,
Peru ve Türkiye'de yapılan çalışmalarda, okul öncesi eğitimin, ilköğretime
kayıt, sene tekrarı ve okul terklerinin önlenmesi ve ilköğretimin ilk
dönemlerinde başarı konularına olumlu etkisi olduğu tespit edilmiştir. Bu etki,
yoksul ve marjinalize olmuş çocuklar söz konusu olduğunda çok daha büyük
olabilmektedir. (s.58, Kısım 1, Bölüm 1)
- 60. sayfada yer alan grafiklerde,
ülkemiz, okul öncesi eğitim sistemi ve okullaşma oranlarında hızlı ilerleme
sağlayan ülkeler arasında gösterilmektedir.
- 79. sayfadaki grafikte, ülkemiz
ilköğretim okullaşma oranlarında 1999 yılından bu yana ilerleme sağlayan
ülkeler arasında yer almaktadır.
- "Daha önceki GMR raporlarında da
ortaya konulduğu üzere, Guatemala'da Q'eqchi dilini, Nijerya'da Hausa dilini ve
Türkiye'de Kürtçe'yi konuşanların, ekonomik olarak ve eğitimle ilgili olarak
daha çok mahrumiyet yaşaması muhtemeldir." (s.96, Kısım 1, Bölüm 2)
denilmektedir.
- "2013 yılı Aralık ayı
itibarıyla, 4,8 milyon okul çağındaki Suriyeli çocuğun 2,2 milyonu okula
gidemezken; yarım milyonu ise Irak, Mısır, Türkiye ve Ürdün'de sığınmacıydı.
"The Syrian Network for Human Rights" adlı STK, Suriye hükümetinin
binlerce okulu gözaltı ve işkence merkezine dönüştürdüğünü ve çok sayıda okulun
da kışlaya çevrildiğini iddia etmektedir." (s.104, 2.4 No'lu kutucuk)
şeklinde bir atıf yapılmaktadır.
- "Suriye'de 'Save the Children'
adlı STK tarafından eğitim konulu ve koordinasyon rolü olan bir çalışma grubuna
ev sahipliği yapılmaktadır. 'Suriye Bölgesel Müdahale Planı', Irak, Mısır,
Türkiye ve Ürdün'deki eğitim faaliyetlerini incelemektedir. Eğitim ve Suriyeli
sığınmacılar kriziyle ilgili yüksek düzeyli bölgesel bir konferans
düzenlenmiştir. Faaliyetler arasında okul malzemesi tedariği, okulların ve
öğrenme merkezlerinin rehabilitasyonu ve yaz okulları düzenlenmesi yer
almaktadır. En az 16 kampta çocuklara özel alanlar oluşturulmuştur."
(s.104, 2.4 No'lu kutucuk) beyanına yer verilmektedir.
- 124. sayfadaki 3.8 No'lu tabloda,
2000 yılında yapılan "Dakar Dünya Eğitim Forumu" toplantısından bu
yana, üniversite eğitiminin kadına nazaran erkek için önemli olduğunu
düşünenlerin oranında değişiklikler olduğu, bunun her ülkede olumlu yönde gerçekleşmediği
belirtilmekte, ülkemizde bu oranın azalış gösterdiği kaydedilmektedir.
- 138. sayfada yer alan 4.1 No'lu
tabloda, çok sayıda ülkenin, 2015 itibarıyla okur-yazar olmayan yetişkinlerin
oranını yarı yarıya azaltma hedefine ulaşamayacağı ileri sürülmekte; öte yandan
ülkemiz bu hedefe ulaşabilen ülkeler arasında gösterilmektedir.
- 139. sayfada yer alan 4.2 No'lu
tabloda ise, 2015 yılı itibarıyla okur-yazar yetişkinlerin oranlarında
kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasında büyük ilerlemeler sağlayan ülkeler arasında
Türkiye'ye de yer verilmektedir.
- 156. sayfadaki 5.1 No'lu tabloda,
ilköğretimde kız-erkek okullaşma oranları arasında farkların azalmakla beraber,
bazı ülkelerde bu farkın halen yüksek seviyelerde olduğu belirtilmekte;
ülkemiz, bu alanda cinsiyet eşitliğini sağlamış ülkeler arasında
gösterilmektedir.
- 160. sayfadaki 5.4 No'lu tabloda,
2011-2012 yıllarında kızların ilköğretime kaydolma eğilimlerinin daha düşükken,
erkek öğrencilerin de okulu bırakma eğilimlerinin daha yüksek olduğu
belirtilmekte, ülkemiz, bu alanda da "cinsiyet eşitliği" alanında
belli standartlara ulaşmış ülkeler kategorisinde tanımlanmaktadır.
- 162. sayfadaki 5.6 No'lu tabloda,
ortaöğretimde kız-erkek okullaşma oranları arasındaki fark azalmakla beraber,
bazı ülkelerde farkın halen büyük olduğu belirtilmekte, ülkemiz keza bu alanda
cinsiyet eşitliğini sağlayabilmiş ülkeler arasında zikredilmektedir.
- (s.166, Kısım 1, Bölüm 5)
"Türkiye ve Hindistan, ilköğretimde ve erken dönem ortaöğretimde,
kız-erkek okullaşma oranları arasındaki farkları kapatmışlardır. Türkiye'de,
ilköğretim ve erken dönem ortaöğretim okullaşma oranlarının yükseltilmesi için
yapılan mevzuat değişikliği ve okul inşaatları, fakir hane halklarında yaşayan
kız çocuklarının okula gönderilmesine mali teşvik sağlanan bir ulusal
farkındalık kampanyasıyla desteklenmiştir." denilmektedir.
- (s.167, Kısım 1, Bölüm 5)
"Türkiye'de, kızların okullaşma oranının artırılması için yürütülen ulusal
bir kampanyaya çok sayıda paydaşın dahil edilmesi, hedef illerde kayıt
oranlarının artışıyla sonuçlanmıştır." beyanına yer verilmektedir.
- (s.167, Kısım 1, Bölüm 5)
"Türkiye'nin anayasasında ve ceza kanununda kadın hakları halen tam olarak
koruma altında değildir. Evde kadına karşı şiddet oranı yüksek seyretmekte,
kadınların siyasi alana ve işgücü piyasasına katılımları düşük
kalmaktadır." denilmektedir.
- 168. sayfadaki 5.1 No'lu kutucukta,
"Haydi Kızlar Okula"
kampanyası anlatılarak, kampanyanın hedef illerde kızların okullaşma oranının
artırılmasında başarı sağladığı belirtilmektedir.
- 182. sayfadaki 5.9 No'lu tabloda,
matematik alanında erkekler kızlardan daha başarılıyken, kızların da okumada
erkeklerden daha başarılı oldukları belirtilmekte ve bu durumun geçerli olduğu
ülkeler arasında ülkemize de yer verilmektedir.
- "Öğretmenler, Çin, Mısır, Kore
Cumhuriyeti, Singapur ve Türkiye'de Kuzey Amerika ve Batı Avrupa'dan
(Yunanistan hariç), daha yüksek statüye sahiptirler. Almanya'da insanların
yüzde 20'sinden azı çocuklarını öğretmen olmaya teşvik ederken, Türkiye'de bu
oran yüzde 40, Çin'de ise yüzde 50'ye ulaşmaktadır." (s.201, Kısım 1,
Bölüm 6)
- "Türkiye'de ilköğretim
müfredatı, işgücü piyasasındaki değişikliklere uyum sağlanması amacıyla 2004
yılında gözden geçirilmiştir. Aynı zamanda AB üyeliğine aday olan Türkiye, AB
standartları ve eğitim perspektifini benimseme konusunda açık bir siyasi
iradeye sahiptir." (s.206, Kısım 1, Bölüm 6)
- "Türkiye'de 2004 yılında
getirilen yeni müfredatla, geleneksel bilgi temelli müfredattan, iletişim,
soruşturma, girişimcilik ve bilgi teknolojilerinin kullanımına odaklanan beceri
temelli yaklaşıma geçilmiştir. (s.207, Kısım 1, Bölüm 6)
- "Türkiye'de sınav uygulamaları,
müfredat hedefleriyle uyumlu hale getirilmemiş; bu durum, okulların eğitim
alanında başarıyı garanti etmediği anlayışını yerleştirmiş ve özel ders
talebinin artmasına yol açmıştır." (s.208, Kısım 1, Bölüm 6)
- "Ortaöğretimde dil ve
yoksulluktan kaynaklanan dezavantajlar sürmektedir. GMR ekibi tarafından
gerçekleştirilen yeni analiz, Türkiye'de 15 yaşında Türkçe konuşmayan, ağırlıklı
olarak Kürtçe konuşan çocuklar PISA 2012 değerlendirmesinde en düşük başarı
oranlarını elde etmişlerdir. Türkçe konuşmayan, yoksul çocukların yüzde 50'si,
ulusal ortalama yüzde 80 iken, okumada asgari öğrenme başarısına
ulaşabilmiştir." (s.210, Kısım 1, Bölüm 6)
- 222. sayfada yer alan 7.1 No'lu
tabloda, birinci EFA hedefi olan, okul öncesi eğitimde okullaşma oranının 2015
yılı itibarıyla en az % 80'e çıkarılmasına ilişkin olarak, ülkemiz bu hedefi
yakalama ihtimali düşük görünen, ancak hedefe varma yolunda güçlü ilerleme
sağlayan ülkeler arasında gösterilmektedir.
- 223. sayfadaki 7.2 No'lu tabloda,
ikinci EFA hedefi olan, 2015 yılı itibarıyla ilköğretimde evrensel okullaşmaya
ulaşılmasına ilişkin olarak, ülkemiz bu hedefe yakın, ancak yavaş ilerleyen
ülkeler (% 95-96) arasında yer almaktadır.
- 231-234. sayfalarda yer alan
ülkelerin EFA performansına ilişkin tabloda, ülkemize 65. sırada ve orta
seviyede ilerleme sağlayan ülkeler arasında yer verilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder